Likidite, kelime anlamı olarak ticaret işlemlerinde kullanılan kısa vadeli varlık anlamına gelmektedir. Finansal olarak, kolayca paraya çevrilebilen varlık anlamında kullanılmaktadır. İşletmeler ya da bireyler için en hızlı şekilde nakde dönüşebilen varlıklar olarak ifade edilmektedir. Burada önemli olan bir varlığın menkul kıymetinin etkilenmemesi ve aslında kolayca satılabilmesidir. Bir varlık için yüksek likidite söz konusu ise bu durum, o varlığın kolayca satılabileceği ya da paraya dönüştürülebileceği anlamına gelir. Düşük likidite ise bu durumun tersidir. Varlığın bir yıldan uzun sürede paraya çevrilebileceği anlamına gelir. Yani düşük likiditeye sahip varlık, hızlı satılamaz ve paraya kolay çevrilemez. Buna göre en likit varlık tabi ki nakittir.
Bunu bir örnekle açıklamaya çalışalım;
Elinizde 50.000 TL değerinde bir senet var. Ancak bir araba almak istiyorsunuz ve arabanın değeri de 50.000 TL. Büyük bir olasılıkla araba satıcısı sizinle senet karşılığında arabayı takas etmek istemeyecektir. Çünkü senet nakde çevrilmesi zor bir varlıktır. Ancak arabasını 48.000 TL değerinde satsa bile, senedin değerinden daha düşük bir fiyata satsa bile eline nakit geçmiş olacaktır. Senedin ödenmeme riski olduğundan dolayı bu örnekte senet için likiditesi düşük ve araba için ise likiditesi yüksek yorumu yapabiliriz. Bu gibi örneklerde bazı durumlar farklı şekilde değişebilmekte. Yani düşük likidite beklenen durumda yüksek likidite ile karşılaşabiliriz. Ancak değişmeyen tek şey konunun nakit yani hazır para ile alakalı olduğudur.
Likidite Türleri
Yukarıda genel tanımı çerçevesinde anlattığımız ve çoğunlukla verdiğimiz örnekteki gibi bilinen durum, varlık likiditesine örnektir. Bilinen bu genel geçer konu dışında iki farklı likidite türü daha vardır.
Piyasa Likiditesi: Bir varlığın ne kadar kısa sürede nakde çevrilebileceğini ifade eder. Aslında, düzenli ve şeffaf fiyatlarla birlikte çabuk nakite dönüşebilen varlıkları tanımlamaktadır. Bir varlık için yüksek piyasa likiditesi olması o varlık için arz ve talep olduğu anlamına gelir. Eğer satılmak istenen bir varlık için alıcı ve talep yoksa ya da azsa likit olmaz.
Muhasebe Likiditesi: Bu likidite türü, bir işletmenin ya da kişinin fatura ya da borç gibi ödemelerini hazır nakit ile ödeyebilme durumunu ifade etmektedir. Kişiler için bu banka hesapları ve ellerindeki nakitle birlikte kolayca yönetilebilirken şirketler için durum biraz karışıktır. Firmaların bu likiditesini hesaplamak için cari varlıkları (hazır değer) yine cari borçlarına bölünür. Peki bu ne demek? Bir işletme sahibisiniz ve 300.000 bin TL cari varlığınız var. 100.000 bin TL kadar da cari borcunuz olduğunu varsayalım. Burada cari oran 300.000 / 100.000 olarak bulunur. İşte bu bölümden çıkan rakam firmalar için cari orandır. Dolayısıyla işletmelerin muhasebe likiditesi bu cari orana göre hesaplanmaktadır. Bu bölme işleminden çıkan “cari oran ne kadar yüksekse söz konusu firma için likidite o kadar iyi” yorumu yapılabilir.
İşletmeler İçin Önemi
İşletmelerin varlıklarını sürdürmedeki en önemli kolları nakittir. Bir firma için satışlar vb. yolunda gitse bile nakit akışı sağlıklı değilse büyümek ya da ayakta kalmak için zorlanırlar. Bunun yanında firmalar için nakit takibi yapmak oldukça karmaşık ve zordur. Bu noktada likidite, şirketler için finansal yükümlülüklerini karşılayabilme durumlarını ifade etmektedir. Aslında yukarıda açıkladığımız muhasebe likiditesi tam olarak burada devreye girmektedir. İşletmenin varlıklarının ve sahip olduğu finansal değerin nakde çevrilme durumu söz konusudur. Bunun gibi finansal yönetimin bir parçası olan konuların işletmeler için can suyu olduğunu “Finansal Yönetim Nedir?” başlıklı içeriğimizde detaylandırmıştık. Tüm bunlara göre, şirketlerin vadesi az olan borçları ve buna benzer ödemeler gibi giderlerini karşılayabilme kabiliyeti oldukça önemlidir. Bu durum ise tam olarak bahsettiğimiz likiditenin işletmeler için önemine paraleldir. Firmanın bu gibi ödemeleri karşılama gücü o firmanın geleceği için hayati anlam taşımaktadır. Bunun yanında firmalar için önemli kaynaklar olan banka ve yatırıcımlar işletmelerle ilgili atacakları adımlarda o şirketin likiditesini değerlendirmektedir.
Nasıl Hesaplanır?
Likidite oranlarını hesaplarken üç farklı yöntem kullanılmaktadır. Bunlardan birincisi yukarıda işletmeler için bahsetmiş olduğumuz cari orandır. Cari oranda kısaca bir formül vermek gerekirse; Dönen Varlık / Kısa Vadeli Borçlar demek yeterli olacaktır. Bu işlem ile firmalar için likidite oranı kolayca hesaplanır. İkincisi ise asit test oranıdır. Bu hesaplama türü cari oranla benzerdir. Ancak ayrıldığı nokta, cari varlıklardan nakite çevirmesi uzun zaman alan varlıkların çıkarılmasıdır. Yine bir formülle açıklayacak olursak; Dönen Varlıklar – Stoklar / Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar. Bu hesap türüne göre sonucun 1’den büyük olması, söz konusu firma için likiditesinin iyi olduğu anlamına gelmektedir. Üçüncü hesaplama türü ise nakit orandır. Buna göre, firma için sadece en yüksek likidite varlıkları baz alınır. Firmanın alacağı ödemelerin ve nakit akışının durması halinde firma için borçları ödeme gücü değerlendirilmektedir. Bu oranın 1 civarında olması firma için iyi değerlendirilir. Bu oran için formül; Dönen Varlıklar – Stoklar- Alacak / Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar
Vomsis ile tüm bankalarınızı tek ekranda görüntüleyebilir, manuel kasa modülü ile nakit varlıklarınızı kolayca takip edebilirsiniz. Bu sayede şirketinizin nakit akışını kolayca oluşturabilirsiniz. Vomsis ile finansal alanda sunulan birçok kolaylığı hemen ücretsiz deneyin.